23 Ekim 2014

Giriş Gelişme Sonuç ve Gelecek 19 Haziran 2013 02:25

Fotoğraf: Ertuğrul İsmet Örs
Benim bir ülkem var. 
Adı Türkiye.

Artık eskisinden daha yüksek çıkan sesleri, cesur gençleri ve kadınları var. Esip kükreyen bir diktatörü var. Diktatörün var olduğunu söylediği ileri demokrasi (!) ve maalesef ileri demokrasinin emir eri polisleri var.  Ona karşı dimdik duran, gaza, jopa, sopaya, tekmeye,suya dayanan bağışıklık  sistemi gelişen, binleri, milyonları var... Dayanmak; bedenimizde ki açılan yaralara, kafamızda gözümüzde kalan deliklere, soluduğumuz zehirlere, bozuk psikolojiye merhem olamıyor. Gidenleri ise geri getirmiyor. 

Kafamız karışık mı biraz ? Bir iki fidan, sosyal medya ve bir girişim ile milyonlar mı ?. Sokak savaşlarına dönüşen, taksim taksim bölünmüş bir Türkiye mi var ortada ?. Bunda diktanın elbette yadsınamaz, çok pek çok emeği var. Kendisine sizlerin huzurunda şahsım adına aşağıdaki maddeleri gerekçe göstererek;

İnsanları sosyalleştirip sokaklara çıkardığı için,

Dizilerden, geyiklerden kafamızı kaldırmamıza fırsat verdiği için,

Bir futbol taraftarının sadece topa bağımlı değil toplulukları ayağa kaldırarak öncülük edebileceğini hem bana hem de bir çok kadına göstererek sempati yarattığı için, 

Parkalı döneme hevesli, Deniz' lere aç, yumruğunu özgürce kaldırabilen, aslında imkanı bol ama kafesteki bir kuşağı, modern zamanlarda tekrar yeşerttiği için;  

At gözlüklerimizi çıkarttırıp, deniz gözlüğü modasına öncülük ettiği için, 

Kırmızısı, Siyahı, Talcidi, Duranı, Çıplağı, Hackerı, Maskı, Çarşıyı literatüre kattığı için, 

Topluluk içerisinde tek başına, başlı başına bir çığlık olmanın hazzını yaşattığı için, 

Memleket duygularımızı kendimizi tam da azınlık hissediyorken yeniden kazandırdığı için, 

Yazılı, görsel, işitsel  her türlü sanata ilham kaynağı olduğu için,

Acundan firar edip başka bir adaya gitmeden gerçek survivor deneyimi yaşattığı için,

Dilimizin bağını çözdüğü için, 

Sesimizin desibelini açtığı için,

Ötekileştirdiği, yalnızlaştırdığı, sesini kıstığı halkın kalabalık özlemini giderdiği için

minnettarım...



Önyargısız olmayı öğrenelim, fikirlerimizi özgürce paylaşalım, bizimle aynı görüşten olmayan insanları da anlamaya çalışalım. İlla ki eylemleneceğiz diye olaylara ekşi tat vermeyelim. Yani bilinçlenelim. Eğitelim kendimizi. Bunun üniversite ile bir ilgisi yok. Deneyim elde edelim. Gözümüzü kulağımızı açalım. Okuyalım, yazalım. Bir reşit gibi davranıp oy kullanalım. Oylarımıza sahip çıkalım. 

Bakın ! Ya da şöyle yapalım. Herşeyi bir kenarda tutalım. Metrodan inenlere öncelik vermekle başlayalım mesela. Çocuklara hayvan sevgisini hayvanları anlatalım. Nerelerde hata yaptığımıza ya da nelerin yanlış olduğuna bakalım. Önce ebeveyn olarak bizler bu adımları atalım. Çevre, trafik, teknik, estetik, sistematik ve pratik bilinci arttıralım. Bu dünyaya sahip çıkalım. Gelenekleri yaşatalım. Market kültüründen kısmen uzaklaşalım. Dört bir yanımızı saran, bizi aslında farkında olmadan tembelleştiren, burnumuzu kurutan, nefessiz, oksijensiz AVM 'lerden temizleyelim. 


Güdülmeden, insan olmayı gelin hep birlikte, yeniden öğrenelim 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder