Algılar değişecek. Bakış açıları değişecek. Tutumlar değişecek. Ve
bizi bekleyen yepyeni bir gelecek. Bekleyişimiz sakin ve kendimizden emin.
Umudunuzu sakın ola ki yitirmeden. Ben inanıyorum ki ve inanmak istiyorum
ki geleceği biz çizeceğiz. Biz yazacağız. Ve bizler yaşatacağız. Kafamız
yorgun, evet ama bu bizim geleceğimiz. Bunun en hal çaresi de okumak, dinlemek,
anlamak, algıları açmak, paylaşmak ve tabii ki örgütlenmek. Biz öteki değiliz.
Çemberin tam da göbeğindeyiz. Yılmadan, usanmadan direneceğiz.
Sebep sonuç ilişkilerini değerlendirip; memleket olarak her ne
kadar zorluklar içerisinde yaşamaya çalışsak da elimizden geldiğince
birleşmeliyiz. Zaman akıyor. Aynı hataları yapmayalım. Uyanık ve ayık olalım.
Çevremizi uyaralım. Bilinçlendirelim. Bunun bir propaganda olmadığını empati
ile izah edelim. Lütfen yaşanan hiçbir şeyi unutmayalım. Unutturmayalım. Deniz'
leri tarihe gömen nice geçmişimiz var. Alışkanlıklarımızı ve hizmete karşı oy
anlayışını artık bir kenara bırakalım. Döşediği rayları öven bir iktidar ancak
somut bir görgüsüzlük örneğidir benim için. Zira bu da içinde bulunduğumuz
yüzyıl için gayet muhtemel bir hizmettir.
Değişen sadece geleceğimiz, beklentilerimiz, umutlarımız değil
elbette. Bir de acılarımıza acı katan, halkın yanında değil karşısında olan
polis gerçeği var. Ey polis ! Hazırlıklı ol. Yeni nesil de seni, öfkenin esiri,
emirin eri olduğun için ne yazık ki sevmeyecek. Katil mührün de pek kolay
silinmeyecek. Ve ne yazık ki sandık başında görevli, mükerrer oy kullanmış
polis memurlarının, bu süreçte halka uyguladığı orantısız gücü ve vahşeti görmezden
gelerek kahraman ilan eden bir iktidarın tutumunu doğal karşılamalıyız. Malum
potansiyel oy kaygısı.! İktidarın iç savaş ve gelecek telaşı korku ile
birleşince zaman içerisinde tayyipolis savunma anlamında daha da güçlenecek.
Son olarak açılım meselesinde de iktidar kendi açtığı kuyuya düşecek gibi
gözüküyor.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder